Barışa İki Gün Kala Gelen Füze: İsrail’in Saldırısı Ne Anlama Geliyor?
Ortadoğu’da barış umutlarının yeniden filizlendiği bir dönemde, İsrail’in İran’a yönelik saldırısı, yalnızca bir askeri müdahale değil, aynı zamanda küresel diplomasiye doğrudan bir mesajdır. İran ile yapılacak nükleer müzakerelere 48 saat kala gelen bu hamle, diplomatik süreci sabote etmeyi amaçlayan stratejik bir tercihtir. ABD’nin resmi olarak katılmadığı fakat zamanlamasını bildiği bu saldırı, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun iç politikadaki sıkışmışlığının da bir yansımasıdır. Bölge yeniden tansiyonla sarsılırken, barış masası devrilmiş, yerini savaş hazırlıkları almıştır. Bu yazı, diplomasi ile askeri güç arasındaki kritik tercihleri sorgularken, zamanlamanın barış için ne denli hayati olduğunu vurguluyor.

“Barışa iki gün vardı… Sonra gökyüzünden ölüm yağdı.”
Ortadoğu, bir kez daha kriz ve kaosun sahnesi haline geliyor. Bu kez senaryo farklıydı. Masada barış vardı. İran ile Batı’nın nükleer müzakerelere yeniden başlayacağı, diplomasinin devreye gireceği konuşuluyordu. Ancak İsrail’in ani füze saldırısı bu ihtimali yerle bir etti.
Ve herkes aynı soruya kilitlendi:
İsrail neden, neden tam da şimdi saldırdı?
Zamanlama Tesadüf Değil, Bilinçli Bir Tercih
Saldırı, İran ile müzakerelerin başlamasına sadece 48 saat kala gerçekleşti. Bu, diplomatik süreci başlamadan sabote etmeye yönelik bir “ön kesme” stratejisiydi. İsrail açıkça şu mesajı verdi:
“İran’la masaya oturamazsınız. Biz bu sürecin parçası değiliz. Biz savaş alanındayız.”
ABD’nin Sessiz Rolü: Katılmadı, Ama Göz Yumdu
ABD saldırıya resmen katılmadı. Ancak dönemin ABD Başkanı Trump’ın şu açıklaması dikkat çekici:
“İsrail’e 60 gün verdik. Dolunca saldırdılar.”
Bu sözler, saldırının zamanlamasının Washington tarafından bilindiğini gösteriyor. Bu durumda ortaya şu sorular çıkıyor:
ABD yalnızca göz mü yumdu, yoksa dolaylı olarak teşvik mi etti?Netanyahu ve İç Siyaset Hesapları
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu iç politikada büyük baskı altında. Koalisyonun çatırdaması, sokakta artan huzursuzluk onu dış politikada agresif adımlar atmaya itiyor. Bu saldırı aynı zamanda içerideki seçmene verilen bir mesaj:
“Nükleer İran’ı biz durdurduk.”
Oysa durdurulan, bölgeye umut vadeden diplomatik çabaydı.
Sonuç: Diplomasi Askıya Alındı, Tetikler Gergin
İsrail’in saldırısına İran gecikmeden karşılık verdi. Yüzlerce drone ve füze İsrail hava savunmasına yöneldi. Gerilim tırmandı, barış masası devrildi. Bölge bir kez daha savaş senaryosunun kıyısına geldi.
Son Söz: Füze, Diplomasiye Karşı
Diplomasi, kırılgan bir zeminde yürür.
Barış ise zamanlama kadar irade ister.Ancak bazı aktörler için barış bir kazanım değil, bir zayıflık olarak görülüyor. Ve bu bakış açısı, masaları değil, siperleri tercih ediyor.
“Füze bir ülkeyi vurur,
Susan diplomasi bir bölgeyi.”
Yazar:Adnan FİŞENK
Editör: Rabia ÖZOĞLU
Bu yazının tamamı yazarına aittir. İzinsiz alıntılanamaz, çoğaltılamaz veya yayımlanamaz.
Paylaş
Tepkiniz Nedir?






