HER İŞİN BAŞI SAĞLIK
Türkçede kullanılan her bir atasözü insan yaşantısına ışık tutar. “Her işin başı sağlık” atasözü de, sağlığın insan yaşamındaki merkezi rolünü açıkça ifade eder. Sağlıklı birey, yaşamdan keyif alır; sağlık ise tüm meşguliyetlerin temel taşıdır.

Her İşin Başı Sağlık.
Toplumların kültürel birikiminden süzülen atasözleri, insan yaşamının en temel gerçekliklerini yalın ama güçlü ifadelerle yansıtır. “Her işin başı sağlık” atasözü de bu örneklerden biridir. Sağlık, bireyin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen, tüm uğraşlarının ve başarılarının temelini oluşturan vazgeçilmez bir unsurdur. Sağlığı yerinde olan birey, yaşamdan daha fazla keyif alır, üretkenliğini artırır ve toplumsal hayata daha aktif katılım sağlar.
Bu bağlamda denebilir ki:
“Türkçede kullanılan her bir atasözü insan yaşantısına ışık tutar. ‘Her işin başı sağlık’ sözü ise, sağlığın insan yaşamındaki merkezi rolünü açık biçimde ortaya koyar. İnsan sağlıklı olduğu sürece yaşamdan anlamlı bir şekilde faydalanabilir; sağlık tüm uğraşların temel taşıdır.”
Sağlığın Bireysel ve Toplumsal Önemi
Bireyin fiziksel ya da ruhsal bir hastalıkla karşı karşıya kalması, yalnızca kendisini değil, aynı zamanda ailesini, iş çevresini ve daha geniş ölçekte toplumu etkileyen zincirleme sonuçlar doğurur. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre sağlık, sadece hastalık veya sakatlığın olmaması değil; fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir. Bu bütünsel yaklaşım, sağlığın yalnızca bedensel değil; ruhsal ve toplumsal yönlerinin de eşit derecede önemli olduğunu göstermektedir.
Görünmeyen Düşman: Stres
Modern yaşam koşulları bireyleri görünmez bir tehlike olan strese daha sık maruz bırakmaktadır. Üstelik bu maruziyet çoğu zaman fark edilememektedir. Yoğun iş temposu, adaletsizlik duygusu, ekonomik baskılar, tek ebeveyn olmanın getirdiği yük, yetersiz beslenme, hızlı tüketim alışkanlıkları, kilo problemleri, mobbing, iş kazaları ve trafik gibi etkenler bireyde sürekli stres yaratır. Uzun vadede bu durum, ruhsal dengesizliklere, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve çeşitli kronik hastalıklara zemin hazırlar.
Stresin fizyolojik ve psikolojik etkileri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu etkiler zamanla bireyin yaşam kalitesini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda sağlık sistemleri üzerinde de ciddi bir yük oluşturur.
Sağlığı Korumak: Bir Bireysel Sorumluluk, Bir Toplumsal Yatırım
Sağlığın korunması, bireyin kendi yaşamını sürdürebilmesi için olduğu kadar toplumun genel refahı açısından da kritik öneme sahiptir. Hasta birey yalnızca kendi yaşam kalitesinden ödün vermez; aynı zamanda bakım ihtiyacı, iş gücü kaybı ve ekonomik giderlerle birlikte devletin sosyal güvenlik sistemine de yük getirir. Ayrıca hastaya bakım sağlayan yakın çevre, fiziksel ve duygusal açıdan büyük bir yük altına girmektedir.
Dolayısıyla sağlığın korunması yalnızca tıbbi hizmetlerin yeterliliğiyle değil; bireyin yaşam tarzı, stresle başa çıkma becerileri ve çevresel faktörlerin iyileştirilmesiyle de doğrudan ilişkilidir.
Sonuç olarak; “Her işin başı sağlık” sözü, bireyin kendi yaşamına ve toplumun geleceğine dair güçlü bir farkındalık çağrısıdır. Sağlık yalnızca bir birey için değil; üretken, dayanıklı ve sürdürülebilir bir toplum için de vazgeçilmez bir unsurdur. Bu bilinçle hareket etmek, yalnızca sağlık politikalarının değil; kurumların, ailelerin ve bireylerin de ortak sorumluluğudur.
Kaynakça:
-
World Health Organization. (2006). Constitution of the World Health Organization – Basic Documents (45th ed., Suppl.). Geneva: WHO. Retrieved June 20, 2025, from https://www.who.int/about/governance/constitution
-
Köran, A. S. M. (2022). Stres oluşum mekanizmaları ve stres yönetimi. In G. Keleş (Ed.), Psikososyal faktörler ve periodontal sağlık (1st ed.). Ankara: Türkiye Klinikleri.
Yazar: Kamile URAL
Genel Yayın Koordinatörü: İsmet Serhat KAHYA
Bu yazı tamamen Kamile URAL’a aittir. Yazarın izni olmadan hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya paylaşılamaz.
Paylaş
Tepkiniz Nedir?







Kaleminize sağlık hocam.