BBP, PKK'nın Silah Bırakma Açıklamasına Temkinli: "Süreç Tavizsiz Yürütülmeli"
Büyük Birlik Partisi, PKK'nın silah bırakma açıklamasına ilişkin temkinli duruşunu sürdürürken, DEM Parti'nin meşruiyet kazanması için PKK'nın tamamen tasfiyesini şart koştu. Bildiride ayrıca İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları sert bir dille kınandı.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Başkanlık Divanı, 16 Temmuz 2025 tarihli toplantısında, terörle mücadele, DEM Parti'nin siyasi konumu, TBMM'deki komisyon önerileri ve İsrail'in bölgesel politikaları üzerine önemli kararlar aldı. Partinin sonuç bildirgesinde, PKK'nın silah bırakma açıklamasına yönelik çekinceler ve DEM Parti'ye yöneltilen açık talepler dikkat çekti.
BBP'den PKK'nın "Silah Bırakması"na "Temkinli" ve "İhtiyatlı" Yaklaşım
Büyük Birlik Partisi (BBP) Başkanlık Divanı, 16 Temmuz 2025 tarihli toplantısı sonucunda yayımladığı bildiride, Türkiye'nin teröre karşı verdiği 40 yıllık mücadele neticesinde PKK'nın silah bırakma noktasına geldiğini belirtti. Partinin bu gelişmeye yaklaşımı, "dikkatle ve temkinli bir şekilde takip ediyoruz" şeklinde ifade edildi.
BBP, PKK ve bağlantılı yapıların bir yandan silah bıraktıklarını söylerken, diğer yandan "Türkiye’nin parçalanma projesini başka yöntemlerle yürütecekleri" yönündeki açıklamalarının endişelerini haklı çıkardığını vurguladı. Bildirgede, PYD'nin "Şam Hükümeti’nin kararlarına uymayacağı" ve "PYD yapılanmasına son vermeyeceği" yönündeki açıklamasının da bu tereddütleri doğruladığı belirtildi.
Buna göre BBP'nin Türkiye'ye yönelik çağrısı net: "KCK, PYD, PJAK ve Avrupa yapılanmaları dahil, terör örgütünün bütün unsurları yok edilmelidir." Ayrıca, örgütün tüm illegal faaliyetlerinin ve bu alanlardan elde ettiği gelirlerin sonlandırılması ve Türkiye'yi hedef alan istihbarat örgütleriyle iş birliklerine son verilmesi gerektiği ifade edildi.
DEM Parti'nin Siyasi Geleceği Terörün Tasfiyesine Bağlı
Bildirinin en dikkat çekici maddelerinden biri, DEM Parti'nin Türk siyasetinde yer almasının koşulları. BBP, "DEM Parti’nin Türk siyasetinde yer almasının meşruiyet zemini, ancak terör örgütünün Türkiye, Irak, Suriye, İran ve Avrupa’da tasfiye olduğuna Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk Milleti’nin ikna olmasından sonra oluşabilir" açıklamasında bulundu.
Parti, sürecin Türkiye Cumhuriyeti'nin kontrolünde gerçekleşmesi gerektiğini ve devletin bugüne kadar tavizsiz bir duruş sergilediğini belirtti. Ancak terör örgütüne ve onun arkasındaki "küresel emperyalist ve Siyonist güçlere" güvenlerinin olmadığını vurguladı.
Bildiride ayrıca, "Öcalan serbest bırakılamaz, on binlerce vatandaşımızın katiline müsamaha gösterilemez" ifadesiyle net bir duruş sergilendi ve "Genel af başta olmak üzere, teröristlere yönelik, her ne ad ve biçim altında olursa olsun af kabul edilemez" denildi.
Parti, DEM Partisi'ne "samimiyet testi" olarak, tüm il ve ilçe binalarına, yan kuruluş ve derneklerine Türk Bayrağı asması ve parti etkinliklerinde İstiklal Marşı'nın okunması çağrısında bulundu.
BBP'den Meclis'te "İhtisas Komisyonu"na Ret ve İsrail'e Sert Kınama
BBP, TBMM'de kurulması gündeme gelen "ihtisas komisyonuna" dair DEM ve bazı muhalefet partilerinin yasa ile komisyon kurulması önerisinin sakıncalı olduğunu belirtti. Bildiride, bu önerinin "etnik temelli ayrışmaya yol açabileceği" ve "özerklik gibi tehlikeli ve ideolojik hedefler" barındırdığı savunuldu. Partiye göre, bu tür bir komisyon, Türkiye'nin üniter yapısını zedeleme potansiyeli taşımaktadır.
İsrail'in Suriye Saldırıları Şiddetle Kınandı
Son olarak, bildiride İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları sert bir dille kınandı. BBP, İsrail'i "bir ‘terör devleti’ ve ‘haydut devlet’" olarak nitelendirirken, bölge ve dünya için en önemli güvenlik tehdidi olduğunu ifade etti.
Bildiride, İsrail'in "Gazze’de 50 binin üzerinde masum sivili katleden soykırımcı" olarak tanımlandığı ve Suriye'de de katliamlarına devam ettiği belirtildi. Bu saldırıların, Suriye merkezi hükümetini zayıflatmayı ve "terörist İsrail’in kukla yapılanması PYD-SDG teşekkülünün devamını sağlamayı" amaçladığı öne sürüldü.
BBP, ABD'nin "Tavşana kaç, tazıya tut" politikasını eleştirerek, İsrail'in saldırılarını bu politikanın "rezil tezahürlerinden biri" olarak değerlendirdi.
BBP'nin 16 Temmuz 2025 tarihli Başkanlık Divanı Toplantı Sonuç Bildirgesi şu şekilde;
"Türkiye Cumhuriyeti, teröre karşı verdiği 40 yıllık mücadele sonrasında PKK terör örgütünü yenmiş ve silah bırakma noktasına getirmiştir.
1- Büyük Birlik Partisi, kurulduğu günden bu yana şiddeti yöntem olarak kullanmayan, terörle organik ilişkisi olmayan her türlü örgütlenmeyi demokratik bir hak olarak görmüş, bu konuda tutarlı bir siyaset izlemiştir.
2- Bu çerçevede, bugün PKK’nın “silah bıraktığını” ve “kendini tasfiye ettiğini” açıklamasını dikkatle ve temkinli bir şekilde takip ediyoruz.
PKK’nın ve ilişkili yapıların, bir taraftan silah bıraktıklarını ve kendilerini feshettiğini söylerken, diğer yandan Türkiye’nin parçalanma projesini başka yöntemlerle yürütecekleri açıklamaları endişe ve tereddütlerimizi doğrulamaktadır.
Yine, PYD’nin dün “Şam Hükümeti’nin kararlarına uymayacağını” ve “PYD yapılanmasına son vermeyeceğini” açıklaması, haklılığımızı bir kez daha teyit etmiştir.
Türkiye’nin yapması gereken bellidir:
KCK, PYD, PJAK ve Avrupa yapılanmaları dahil, terör örgütünün bütün unsurları yok edilmelidir.
Örgütün, uyuşturucu ticareti, organ ticareti, silah kaçakçılığı, gasp, haraç gibi tüm illegal faaliyetleri ve bu alanlardan elde ettiği gelirler sonlandırılmalı, Siyonist güç odakları başta olmak üzere, Türkiye’yi hedef alan istihbarat örgütleriyle yürüttükleri iş birliklerine son verilmelidir.
3- DEM Parti’nin Türk siyasetinde yer almasının meşruiyet zemini, ancak terör örgütünün Türkiye, Irak, Suriye, İran ve Avrupa’da tasfiye olduğuna Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk Milleti’nin ikna olmasından sonra oluşabilir.
4- Bahsedilen tüm bölgelerde, yürütülecek tasfiye süreci, Türkiye Cumhuriyeti’nin kontrolünde gerçekleşmelidir.
5- Bugüne kadar devlet kurumlarımız süreci doğru yönetmiştir. Terör örgütüne taviz olarak anlaşılabilecek hiçbir adım atılmamış, süreç sadece terör örgütünün tasfiyesi çerçevesinde kalmıştır. Bugünden sonra da bu titizliğe dikkat edilmelidir.
6- Biz devletimize güveniyoruz. Süreç bugüne kadar tavizsiz bir şekilde yürütülmüştür. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğini ümit ediyoruz. Fakat her zaman dile getirdiğimiz gibi, terör örgütüne ve onun kalleş elebaşlarına ve arkalarındaki küresel emperyalist ve Siyonist güçlere güvenimiz yoktur.
Hile, aldatma, komplo, şiddet ve dehşeti bir yaşam biçimi olarak seçmiş terörist elebaşıların yine hain bir plan içerisinde olma ihtimallerine karşı tedbirli olmalıyız.
Bu sebeple sürece karşı mesafeli ve ihtiyatlıyız.
Öcalan serbest bırakılamaz, on binlerce vatandaşımızın katiline müsamaha gösterilemez.
Genel af başta olmak üzere, teröristlere yönelik, her ne ad ve biçim altında olursa olsun af kabul edilemez.
Bir samimiyet testi olarak DEM Partisi tüm il ve ilçe binalarına, yan kuruluşlarına, STK, dernek ve vakıf binalarına Türk Bayrağı asmalıdır.
Parti etkinliklerinde Türk Bayrağı asılıp, İstiklal Marşımız okunmalıdır.
Bizler Türk Milliyetçisiyiz. Türkiye’de kardeşlik ortamı en önemli önceliğimizdir. Elbette Türklüğümüzle gurur duyuyoruz. Aynı şekilde de Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’nın ümmeti olmaktan da şeref duyuyoruz.
Terörsüz Türkiye süreci çerçevesinde, TBMM’de kurulması düşünülen ihtisas komisyonuna dair DEM ve bazı muhalefet partilerinin yasa ile komisyon kurulsun önerisi ülkemizde etnik temelli ayrışmaya yol açabilecek, özerklik gibi tehlikeli ve ideolojik hedefler bulunmaktadır. Bu hedefler esas olarak Türkiye’nin üniter yapısını zedelemeye yöneliktir.
Kalıcı ve kanun ile kurulmuş bir ihtisas komisyonu önerisi bu sebeple son derece sakıncalıdır.
TBMM içinde, “demokratikleşme” adı altında, milli egemenliğimizi ve anayasal düzeni zayıflatmayı amaçlayan bu siyasi mühendislik projesi, geri dönüşü zor süreçlerin önünü açma tehlikesini barındırmaktadır.
Geçmişte çözüm süreci üzerinden yaşanan istismarlar bir kez daha tekrarlanmamalıdır.
İsrail’in Suriye’ye yönelik terörist saldırılarını şiddetle kınıyoruz. Bir “terör devleti” ve “haydut devlet” olarak İsrail tüm bölge, dünya ve insanlık için en önemli güvenlik tehdididir.
Gazze’de 50 binin üzerinde masum sivili katleden soykırımcı İsrail katliamlarına Suriye’de de devam etmektedir.
İç savaştan zaten önemli zararlar görmüş olan Suriye'nin devletinin kurumlarını, ordusunu vurmanın hiçbir meşru gerekçesi olamaz.
Bu alçak saldırıların altında yatan sebep Suriye merkezi hükümetini zayıflatmak ve terörist İsrail’in kukla yapılanması PYD-SDG teşekkülünün devamını sağlamaktan başka bir şey değildir.
ABD, daha dün Suriye’ye saldırmayacaksın diye İsrail’i uyarırken bugün İsrail’in vahşi saldırılarına yenilerini eklemesi ABD’nin “Tavşana kaç, tazıya tut” politikasının bölgemizdeki rezil tezahürlerinden biridir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
Paylaş
Tepkiniz Nedir?






